OTEL İZLENİMİ: THE BODRUM EDITION
The Bodrum EDITION’a gitmeden önce hakkında çok şey biliyordum. Ian Schrager ve Marriott International işbirliği ile açılan bu otelin, lüksü kendince yorumlaması ve eşsiz manzarası hakkında bir çok yorum okudum. Tanımayanlar olabilir; Ian Schrager otelcilik sektörünün Steve Jobs’u olarak anılır. The Bodrum EDITION’ı Bodrum doğal yapısına ve evlerinin formuna uyumlu bir şekilde modernize ederek tasarlamış.
Tilkicik Koyu’ndaki The Bodrum EDITION’a Milas Havalimanı’ndan VIP transfer ile gitmemiz 40-45 dakika sürdü. Otelin VIP transfer hizmeti de vardı ama ben sürekli kullandığım VIP transfer şirketinden Ozan ile seyahat etmeyi seviyorum. Bodrum’un yerlilerinden olduğu için Bodrum’la ilgili sohbet ederiz yol boyunca.
The Bodrum EDITION’ın giriş kapısına doğru yürürken, sanki sevdikleri bir dostları gelmiş gibi güler yüzle, samimi bir hoşgeldinizle karşılanıyorum görevliler tarafından. Halikarnas Balıkçısı’nın çoşkuyla söylediği ‘Merhaba’ aklıma geliyor, bu beni çok mutlu ediyor, ben de basıyorum merhabayı çoşkuyla. Aynı güler yüz ve konukseverlikle lobide de karşılanınca herhalde tüm çalışanlar bir eğitimden geçiyor diyorum kendi kendime. Çok sevdiğim bir Çin atasözü vardır “Gülmesini bilmeyen dükkan açamaz” diye… Şimdiden bu güler yüz ve dostça karşılamayla gönlümde yer ediyor The Bodrum EDITION.
Odaların Konforu
Odamıza girer girmez şunu görüyoruz; evet lüks bir oteldeyiz ama abartılı bir lüks yerine sade, şık ve konforlu bir lüks hakim. Sade tasarımı ve tüm odanın renk uyumu zaten geniş olan odaya daha da ferahlık vermiş.
Girişteki gardırop hatırı sayılır büyüklükte, tüm eşyalarımızı rahatlıkla yerleştiriyoruz. Gardırop içinde iki takım şık beyaz bornoz ve dilerseniz cüzi bir miktara satın alabileceğiniz otelin isminin yer aldığı iki adet parmak arası terlik bulunuyor.
Mini bar ise en çok ilgilendiğim detaydır otellerde. The Bodrum EDITION’ın mini barına ‘Mini Bar’ demek ne mümkün, ‘Mini Market’ daha doğru bir tanımlama olur. O kadar fazla atıştırmalık, alkollü, alkolsüz içecek var ki eşimin iki gün boyunca bana sürekli ‘yeme artık’ demesi gerekiyor.
Odadaki LCD televizyon da gayet büyük ama tatilde televizyon izlemek pek yaptığım bir şey değil zaten. Odamız temiz, çok geniş bir banyo, tuvalet ve şık bir küveti olan bölmesi var. İç içe geçmiş olan bu bölme de sade ama rahat hareket edebileceğiniz genişlikte. Kullanılan malzemelerin özenle seçildiği hemen göze çarpıyor.
The Bodrum EDITION’daki iki günlük konaklamamız boyunca sabahları dinç ve bel ağrısız uyanmam beni gayet mutlu hissettirdi. Otelin yataklarının görüntüsü size sade gelebilir ama The Bodrum EDITION zaten sadeliği ve konforu bir öncelik olarak sunmuş tüm tesiste.
Odamızın boydan boya cam olan balkon kapısını açtığımda muhteşem deniz manzarası insanı mest ediyor. Eşimle sözleşiyoruz; akşam balkonumuzda bulunan iki şezlonga uzanıp bu manzaraya karşı şaraplarımızı yudumlayacağız. Şunu söyleyeyim her oda bu eşsiz manzarayı görmüyor, arkadaki odalar bahçe manzaralı. Eğer “tatildeyim ben, akşam eğlenmeye çıkacağım zaten” diyorsanız boşuna deniz manzaralı oda fiyatı ödemeyin zaten.
Toplamda 108 konaklama seçeneğinin içinde room, suit ve villa tipi konaklama seçenekleri var. Suit oda seçeneklerinin arasında ‘Private Pool Suite’i tercih ederseniz, yatak odanızının bahçe kapısı size ait bir havuza açılıyor. Eşimle birlikte rezervasyon yaparken niyetimiz ‘Yalıkavak Suit’ isimli odada kalmaktı. Odanın manzarası, geniş balkonu ve odadaki ev konforu hayallerimizdeki Bodrum evinine benziyordu. Maalesef bu kısa tatil için ayırdığımız bütçenin üzerindeydi, ama bizim odamızın da fazlası var eksiği yoktu.
THE BODRUM EDITION BEACH CLUB
Bazı lüks otellerde olduğu gibi plaja inerken ‘buggy’ beklememize gerek yok, yürüyerek inebiliyoruz. Plaja inerken bir yandan da oteli gezme fırsatı buluyoruz. Tüm otelde ortak alanlar çok iyi konumlandırılmış, otel kalabalık olsa dahi konforunuzdan bir şey kaybetmiyorsunuz. Bir sonsuzluk havuzu da The Bodrum EDITION’da var. Havuzun deniz ile birleşiyor görünümü muhteşem, denize girmeyeceğimiz zaman vaktimizin çoğunu burada geçirmeyi planlıyoruz.
The Bodrum EDITION’ın harika beyaz bir kum plajı var ve deniz çok temiz gözüküyor. Plajda şezlongların aralık mesafesi beni ve eşimi memnun ediyor. İskeledeki üstü kapalı ‘Kabana’ bölümleri çok hoş gözükse de kumda olma hissi bana hep daha cazip gelmiştir. Eşimi ikna ediyorum; plaj kısmında kalırsak akşam otelin bünyesindeki gece kulübü Discetto’ya gitmeye razı oluyorum. Plajların arkasında da kabanalar var, her biri birbirinden izole, üstü kapalı bu şık bölmeler bir şeyler atıştırmak veya gruplar için ideal.
Otelin olduğu koyun denizi o kadar berrak ve temiz ki denizde çok fazla zaman geçirdiğimizin farkına bile varmamışız. Soğuk biralarımızı yudumlamak için şezlonglarımıza atıyoruz kendimizi. İsmini not almadığım için şimdiden kendisinden özür dilerim, güler yüzlü arkadaş yorulduğumuzu anladığından mıdır nedir öyle hızlı bir şekilde getirdi ki biralarımızı, abartmıyorum daha doğru düzgün kurulanmamıştık bile. Hemen hemen tüm Beach Club’larda yaşadığımız ‘nerede kaldı bu siparişler’ gerginliğine hazırlamıştık oysa kendimizi!
The Bodrum EDITION’ın en keyifle vakit geçirdiğimiz bölümlerinden biri de Beach Bar’ı oldu. Gün boyu içkinizi içip, bir şeyler atıştırıp, insanı rahatsız etmeyecek yükseklikte çalan müziklerle burada vakit geçirebilirsiniz.
Beach Club’a dışarıdan da misafir kabul eden The Bodrum EDITION’da konaklama şansınız olmadıysa eğer, bir gün mutlaka Beach Club’a gelmelisiniz. Sizce de tatilin en keyifli zamanları plajda geçirdiğiniz zamanlar değil midir? Yıl boyunca şezlongda uzanıp güneşlendiğimizi hayal etmez miyiz? İşte bu yüzden bir otelin Beach Club’ı kusursuz olmalı…
Yazıyı yayına hazırlarken bu sene COVID-19 pandemisi sebebiyle otel misafirlerine, kaldıkları süre boyunca değişmeyen kişiye özel şezlong seçimi uygulaması olacağını öğrendim, on numara bir uygulama…
Brava Restaurant
Akşam yemeğini adını sıkça duyduğumuz BRAVA restoranda yedik. Yine hoş bir şekilde karşılandığımız restoran, plajın uç kısmında, denize sıfır diyebileceğimiz bir konumdaydı. Cihan isimli servis görevlisi arkadaşın tavsiyelerine uyup siparişlerimizi verdik. Ben ‘Lomo Saltoda’, eşim de ‘Octopus Tradito’ yedi. İkimiz de lezzetli bir akşam yemeği yedik ama eşimin yediği ‘Octopus Tradito’ inanılmaz lezzetliydi, tadına bakayım derken yarısını götürdüm.
Şarap konusunda eşimin seçeneklerine güvensem de Cihan’ın önerdiği kırmızı şarap ‘Egeo Cabernet Sauvignon’ içtik. Size tavsiyem kendinizi Cihan’ın kollarına bırakın, bu çocuk işinin ehli! Maalesef 2020’de BRAVA restoran COVID-19 sebebiyle kapalı olacak, sadece Morena restoran hizmete açık olacakmış.
BRAVA restorana evlilik yıldönümünde de gelmeyi teklif ediyorum eşime, tabii bir şartla; akşam gece kulübüne gitmezsek. Discetto’yu bildiğimden değil, gece kulübü havasını pek sevmediğimden gitmek istememem. Maalesef akşam Discetto’ya gidilecek!
DISCETTO GECE KULUBÜ
Sonuçta korktuğum gibi çıkmadı Discetto. The Bodrum EDITION gece kulubü anlayışını da minimalize etmiş, çok hoş bir mekandı. Çok keyifli, şık bir ortamda güzel vakit geçirdik, siz de benim gibi önyargılı olmayın, mutlaka bir gece uğrayın. Discetto’da Hakan ve Merve çiftiyle tanışıyoruz. Evlilik hazırlığındaki çift önümüzdeki sene evlenmeyi planlıyorlarmış. Açık hava düğününde ısrarcı olan Merve hanım ‘Beach Düğünü’ üzerine saatlerce eşimle sohbet ediyor. Ben de oldum olası sevmem dört duvar arasında düğünü, çok iyi fikir deyip destekliyoruz biz de. The Bodrum EDITION’ın bünyesinde düğün organize ettiğini bildiğimden Beach Club’ında yapmalarını teklif ediyorum. Hakan bey de Merve hanım da sıcak bakıyor bu fikre…
Biz Hakan bey ile içkimizi içip, sohbete dalarken, Merve hanım tüm gece düğünlerini kafasında nasıl planladığını anlatıyor eşime. Bir ara eşimin sıkıldığını düşünerek kurtarsam mı diye bakıyorum, halinden memnun gözüküyor, bir süre daha rahat bırakıyorum.
Merve hanım yarın öğlen için birlikte Morena’da yemek yemeyi teklif ediyor, anlaşılan düğün planlamaları bitmedi! Ben kibarca geri çevirmek istesem de eşim kabul ediyor bile. Eşimle göz göze geliyoruz ve sözleştiğimiz gibi odamızın balkonunda şarap eşliğinde manzarayı izlemek için gece kulübünden çıkıyoruz, saat çok geç olsa da sözleştik bir kere.
Kahvaltı Çok Önemli
Bu kısa tatilin ikinci günü sabah erkenden kahvaltı için Kitchen restoranın yolunu tutuyoruz. Bir kahvaltı adamı olarak, masamıza gelen serpme Türk kahvaltısından memnun kaldım diyebilirim. Gittiğim otellerde de kahvaltının iyi olması beni mutlu eder, kahvaltı masalarında tabak konulacak yer kalmayana dek servis yapılmasındansa lezzetli, ölçülü ve taze olması benim için daha önemli.
The Bodrum EDITION’un da kahvaltı masasında yok yoktu diyemeyeceğim ama her şey lezzetli, ölçülü ve tazeydi. Otelin genelinde her şeyin modernize ve sade olmasından çok memnundum ama ‘menemen’i modernize etmelerine içten içe bozuldum. Aslında tadı gayet güzel ve lezzetliydi ama sanki menemeni de Ian Schrager yapmıştı.
Mutlaka tatmanızı istediğim bir şey var; Limon marmelatı. Servis görevlisi arkadaş masaya limon marmelatı koyduktan sonra kulağıma hafifçe eğilip “Limon marmelatını mutlaka tatmalısınız” dedi. Bir süredir tatlıdan uzak dursam da tavsiyeyi dinleyip tadına baktıp! Abartmıyorum hayatımda yediğim en lezzeti limon marmelatıydı, hatta en lezzetli marmelattı desem daha doğru. Hepsini yedim tabii ki, neden kahvaltı masalarına marmelatı küçük tabaklarda getirirler ki? Yerel bir üreticiyle çalışıyorlarmış, fazla detay vermek istemediler.
Kabana Keyfi
İkinci gün eşimin kabana teklifini hiç ikiletmeyip iskeledeki kabanalardan birine yerleşiyoruz. Güneşlenmeyi pek sevmediğimden kabanalar aslında tam benim içinmiş diyorum içimden, bu güzel koyun kısa bir keyfini çıkardıktan sonra kitabımı elime alıp bu konforlu kabananın keyfini çıkartıyorum. Bir ön yargımı daha yıkıyorum eşimin sayesinde; Kabanalar keyifli ve konforlu.
The Bodrum EDITION’da en çok neyi beğendin diye soracak olursanız, servisi ve çalışanların sıcak ve güler yüzlü hizmetini derim öncelikle. Otel tasarımı, konforu, şıklığı güzel ama çalışanlarının güler yüzlü hizmeti benim için daha değerliydi.
Kabana’da izole bir şekilde keyif yaparken bile beach görevlileri bizi gözden kaçırmadı, servis her daim dakikti. Kitabım “Mümkün Ütopya”nın sayfalarına dalmışken eşimin içtiği kokteyle gözüme çarpıyor. Servis görevlisi arkadaşa aynısından sipariş etmek istiyorum, ama bana biraz daha sert bir kokteyl öneriyor; ‘Edition Cup 5’. Eşim ‘Figure Out’, ben ise ‘Edition Cup 5’ içtim. Otelin kokteylerinin de çok başarılı olduğunu öğreniyoruz bu sayede. Benim içtiğim ‘Edition Cup 5’ isimli koteyli viski sevenlerin hoşuna gideceğini düşünüyorum. Beefeater Pink Cin, Aperol, Blackberry, Ginger Ale ile yapılan tatlı sert bir kokteyl.
Asıl bizi şaşırtan ise otelin kendi yaptıkları dondurmalar. Beach’te hemen hemen her tatilcinin elinde görünce ‘acaba ücretsiz mi’ dedim kendi kendime. Meğer otelin kendi bünyesinde yaptıkları dondurmaymış, servis görevlisine sorunca öğreniyorum. Biz de merakla tattıktan sonra anlıyoruz neden herkesin dondurma yediğini; otel sektöründen sıkılırlarsa dondurma sektörüne girmeyi düşünmeliler, kesinlikle denemelisiniz.
Kabana keyfini kısa kesmeyi eşim teklif ediyor, güneşlenme vaktinin geldiğini anlayıp iskeleden ayırılıyoruz. Sonsuzluk havuzunun olduğu bölüme geçiyoruz. Sonsuzluk havuzunun manzarası eşliğinde eşim güneşlenirken ben de keyifle okuduğum kitabıma dalıyorum.
Hakan ve Merve’nin daveti aklıma geliyor, eşimin aklına gelmez, unutur diye umut ederken telefonuma mesaj geliyor; “Öğlen için biz yer ayırttık, 14:00 uygun mu” diye Hakan beyden. Aslında çok sevdik Hakan ve Merve çiftini. Hakan diş hekimi, Merve ise bankacı. Nasıl tanıştıklarını hiç anlatmayayım, tahmin etmişsinizdir.
Morena Restaurant
Servis görevlileri de sıcak ve samimi bir karşılamayla masamızı gösteriyorlar, Hakan ve Merve gelmiş bile.
Masaya oturur oturmaz yemek siparişlerimizi veriyoruz, eşim uzun zamandır yiyemediği bir ispanyol yemeği tercih ediyor, Merve de katılıyor ona. Hakan balık yemeyi tercih ediyor, ben ise ‘BBQ Short Ribs’ siparişi veriyorum servis görevlisi arkadaşın da yönlendirmesiyle. Daha önce ‘BBQ Short Ribs’, yemediyseniz mutlaka denemelisiniz. Morena restorana özgü bir yemek değil ama inanılmaz lezzetliydi, Morena’nın mutfağına sevgilerimi iletiyorum. Morena’da şık ve güzel bir ortam vardı, Hakan hariç hepimiz yemeklerimizden keyif aldık.
Merve de otel yetkililerden bilgi almış bile ‘Beach Düğünü’ hayali için, kişi sayısı gibi teknik detaylardan sonra karar vereceklerini öğreniyoruz, umarım yapabilirler. Morena’nın BRAVA restorandan alta kalır yanı yok kesinlikle ama tercih yapmam gerekirse BRAVA’yı daha çok beğendim. BRAVA’daki Cihan’ın ilgisinden sonra Morena restorandaki servis görevlileri de bizi gece boyunca hoş etmeye çalışsalar da Cihan başka!
COVID-19 ÖNLEMLERİ
Biz iki günlük konaklamamızı 2019 yılında yaptık, izlenim yazımızın yayına hazırlık aşamasında COVID-19 pandemisi patlak verdi. 2020’de tatil yapabilecek miyiz, yapamayacak mıyız derken haziran başında otellerin açılacağı haberini alır almaz The Bodrum EDITION yetkililerini arayıp, alınan önlemlerle ilgili bilgi aldık.
1 Haziran’da sezona merhaba diyecek olan otel, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın rehberliğinde tüm önlemlerini almış, kapasitesinin %50’si kadar misafir kabul edecek. Çalışanlarının tümü de onaylı bir kuruluş tarafından COVID-19 eğitimi almış.
İstenirse misafirlerine maske temin edileceği gibi tesis genelinde hijyen uygulamaları için tüm çalışmalar yapılmış. Tüm misafirlerin ve çalışanların günlük giriş ve çıkışlarda ateş ölçümü yapılacak olan otelde, tüm ortak alanlarda da maske takılması zorunlu hale getirilecek.
Misafirlerine, kaldıkları süre boyunca değişmeyen “kişiye özel şezlong” seçimi gibi yenilikler sunuyorlar. Restoranda masa araları ve Beach Club’da şezlong araları, kurallara uygun hale getirilerek sosyal mesafeye özen gösterilmiş. Bunun gibi sayısız önlemin alındığı The Bodrum EDITION’da tatil yapmayı planlıyorsanız bu yıla özel üç gün üzeri rezervasyonlara da %30 indirim yapıldığını belirtelim.
Son Söz
Bu kısa tatilimizi bitirip Ozan ile havalimanına doğru arabayla seyir ederken eşimle göz göze geliyoruz, ikimizin de iç çektiği tek konu var; odamızın balkonun keyfini çıkaramadığımız için gerçekten üzgünüz. Şaraplarımızı alıp odamızın balkonundan güneşin batışını doya doya seyredip keyif yapamadık.
The Bodrum EDITION’ı kimlere tavsiye edebilirim diye soruyorum kendime; Sizin için lüks; altın varaklı masalar ya da yataklar, aslanlı yollar, odanızdan plaja buggy ile inmek gibi gereksiz detaylar ise sakın The Bodrum EDITION’a gelmeyin ya da gelin; sadeliğin, konforun, güler yüzlü hizmet anlayışının asıl lüks olduğunu görün.
Çocuklu aileler için de The Bodrum EDITION uygun bir otel olmayabilir, çünkü çocuk aktivitesi yok diyebiliriz. The Bodrum EDITION, sessiz, sakin, huzurlu bir tatil yapmak isteyenlerin tercihi olmalı. Son sözümü otelin hizmet anlayışıyla bitireyim; “Sadeliğin asıl lüks olduğunu anlayacaksınız.”
The BODRUM EDITION’da tatil planlıyorsanız, en uygun rezervasyon seçeneklerine bu linkten ulaşabilirsiniz —-> The Bodrum Edition
Yorum Ekle